RSS

Dünyada ve Türkiye'de Beslenme

Dünyada ve Türkiye'de Beslenme 

 Beslenme bireylerin ve toplumların yaşamlarını etkileyen, biyolojik, sosyal, kültürel ve ekonomik bütün faktörlerden etkilenen temel bir gereksinimdir. Sağlıklı toplumların oluşması için yeterli ve dengeli beslenme tartışmasız bir önkoşuldur. Bir başka ifadeyle bireyler hem gereksinimleri kadar besinleri (besin gruplarını) tüketmeli; hem de bu tüketimi bir denge içinde sürdürmelidirler. Ancak Dünyada yetersiz ve dengesiz beslenme sorunları, özellikle gelişmekte olan ülkelerde her yaş grubunda bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Örneğin, yetersiz beslenme bebek ölümlerinin altında yatan önemli bir neden olarak dikkat çekerken; kalp-damar hastalıkları, kanser gibi daha çok ileri yaş grubunda görülen sağlık sorunlarının temelinde de beslenme alışkanlıklarının çok önemli bir rolü olduğu bilinmektedir. Yetersiz ve dengesiz beslenme sorunlarından etkilenen gruplar; büyüme çağındaki çocuklar, adolesanlar, doğurganlık dönemindeki kadınlar, yaşlılar, düşük ücretle ağır işte çalışan işçiler ve işsizlerdir. Gerek yetersiz; gerekse dengesiz beslenme sorunları önemli hastalıklarla sonuçlanır. Yetersiz beslenme bireylerin gereksindikleri kadar besini alamaması sonucu oluşur. Uluslararası Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) tarafından 3 Temmuz 2008 yapılan açıklamaya göre açlıkla mücadele eden kişi sayısının 2007 yılında daha önceki yıllara göre 50 milyon arttığını ortaya koymaktadır. Yoksulluğun beslediği ve az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde daha çok karşılaşılan bu durumun altında yatan en önemli neden olarak gıda fiyatlarındaki artış gösterilmiştir. Fiyat artışı ise özellikle tarımsal kaynakların azalması, nüfus artışı, biyoyakıtlarda atış, eksik veya yanlış gıda politikaları, kaynakların dengesiz dağılımı ve dağıtımı, küreselleşme, iklim değişiklikleri gibi nedenlerle birlikte değerlendirilmelidir. Dünyada her yıl 5-10 milyar hektar tarım alanı herhangi bir nedenle yok olmaktadır Dikkat çekilmesi gereken bir nokta gıda yetersizliği ile ilgili sorunların çözüm önerilerine ilişkindir. Çözümler arasında gereksinimi olan gruplara gıda yardımlarının yapılması ve bu yardımların artırılmasının desteklenmesi gibi başlıklar yer almaktadır. Beklenmeyen gereksinimler olağandışı koşullar için ortaya çıkabilir; bu nedenle olağan dışı koşullar kapsamında bu yaklaşım benimsenebilir. Ancak; bireylerin ve toplumların karşı karşıya kaldığı açlık ve ilgili sağlık sorunlarının çözümünde bütüncül, sistematik ve sürekli bir politik kararlılık öncelikli olmalıdır. Özellikle açlığın ve beslenme yetersizliğinin altında yatan en önemli neden olarak belirtilen koşulların düzeltilmesi ve iyileştirilmesi gerekmektedir. Türkiye’de yetersiz beslenme sorunları özellikle çocukluk yaş grubunda görülmektedir. Buna ilişkin ulusal düzeyde en son yapılmış olan çalışma Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmasıdır. Bu araştırmaya göre; beş yaş altı çocukların %12.2’si akut ve süregen herhangi bir beslenme yetersizliği ile karşı karşıyadır. Yetersiz beslenme sorunları arasında anemi vurgulanmalıdır. Ülkemizde okul öncesi yaş grubu çocukların ortalama %50’si, okul çağı çocukların %30’u, gebe ve emziren kadınların %50 si anemiktir. Aneminin başlıca nedenleri; demir, B6, B12 vitaminleri ve folik asit alımının yetersizliği ya da biyoyararlılıklarının düşüklüğüdür. Yetersiz beslenme diğer yaş grupları için öncelikli bir sorun gibi görünmemektedir. Ancak; Türkiye’ için yukarıda da bahsedilen ve beslenme durumunu yakından etkileyen verilerin değerlendirilmesi yerinde olur. 2006 yılında ülkemizde fertlerin yaklaşık %0.74’ü yani 539 bin kişi sadece gıda harcamalarını içeren açlık sınırının, %17.81’i yani 12 930 000 kişi ise gıda ve gıda dışı harcamaları içeren yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Başbakanlık Türkiye İstatistik Kurumunun 16 Haziran 2008 tarihinde yayınladığı “Hanehalkı İşgücü Araştırması 2008 Mart Dönemi Sonuçları” na göre Türkiye genelinde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre artarak 2 milyon 496 bin kişiye yükselmiştir (Nüfusun % 10.7’si). İşsizlik yüzdesi kentte yaşayanlarda 12.7’ye kadar yükselmektedir. Gelir dağılımında adaletsizliğin yaşandığı ülkemizde beslenme alışkanlıkları ve tüketim sıklığını yakından etkileyen minimum gıda harcaması yöntemiyle yapılan yoksulluk çalışmalarına göre ise, ülkemizde gelir dağılımının en alt %20'lik bölümüne inildikçe hububata dayalı ürün, şeker ve yağ ile çay-kahve tüketim harcamalarının arttığı, buna karşılık, et, balık, meyve suyu ve şekerli mamul tüketim harcamalarının azaldığı gözlenmektedir. Dengesiz beslenme de Dünyada ve Türkiye’de önemli bir sağlık sorunudur. Özellikle küreselleşme sonucu ayak-üstü beslenme (fast- food beslenme) tarzının yaygınlaşması, tek tip gıdalarla beslenmenin artması, sedanter yaşam gibi pek çok neden dengesiz beslenmenin yarattığı en önemli sorun olan şişmanlık sıklığında artışı yaratmıştır. Şişmanlık; günümüzde kalp ve damar hastalıkları, yüksek tansiyon, kanser gibi süregen hastalıkların en önemli altta yatan nedeni olarak ifade edilmektedir. Türkiye’de 15-49 yaş evli kadınlar arasında fazla kilolu ve şişman olma sıklığı %55,8’dir. Çocukluk çağı şişmanlığı da Dünyada ve ülkemizde artan bir sorun olarak dikkat çekmektedir. Beslenme sorunlarının giderilmesi için; sağlık hizmetlerinin eşit, ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir bir hak olduğu vurgusuyla sorunun temel kaynağı olan toplumsal eşitsizliklerin giderilmesinin önemi üzerinde durulmalıdır. Sağlık hizmetlerinin içerisinde de koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelenmesi gerekmektedir.

www.tips-fb.com

0 yorum:

Yorum Gönder