RSS

Organik Hakkında

                                                           
ORGANİK GIDA NEDİR?


    Organik gıdalar, basit olarak, yetiştirilmesinde ve işlenmesinde, genetik mühendisliğin, yapay ve benzeri gübrelerin, böcek ilaçlarının, yabani ot ve mantar öldürücü ilaçlarının, büyütme düzenleyicilerinin, hormonların, antibiyotiklerin, koruyucuların, renklendiricilerin, katkı maddelerinin, kimyasal kaplama ve parlatıcı maddelerinin ve kimyasal ambalaj malzemelerinin kullanılmadığı gıda maddeleridir. Organik gıdalar, bitkisel ve hayvansal gıdaları içerir.



Organik Gıda ve Tarımının En temel Avantajları Nelerdir?

             En önemlisi, zirai ilaçlardan arınmış olduğunu biliyoruz. Ayrıca, bu terim, asgari üç yıl için, bu ürünlerin hiçbir zirai ilaç veya kimyasalın kullanılmadığı tarlada yetiştirildiği gerçeğini de işaret etmektedir.
            Organik gıdalar, hiçbir yapay koruyucu, renk verici, parlatıcı veya diğer katkı maddeleri kullanılmadan işlenmiş ve paketlenmiştir.        

Satışa Arz Edilmiş Bir Gıda Maddesinin Organik Olup Olmadığını Nasıl Bileceğiz?

            Bugün Dünyada pek çok ülke bu sorunu çözmüş bulunmaktadır.
            Yetkili kamu kuruluşu ya da kamudan yetki almış bir Sivil Toplum kuruluşu, bu ürünlere sertifika vererek, tüketicinin haklarını koruma altına almaktadır.
           Bir çiftçinin organik gıda ve organik tarım sertifikası alabilmesi için bu yetkili kuruluşun kontrol ve denetimini kabul etmiş olması gerekir.
           Bu denetimi kabul eden çiftçi tarlasında hiçbir zirai ilaç, kimyevi gübre, hormon veya antibiyotik ve ürünü işlerken veya paketlerken de hiçbir koruyucu, parlatıcı, renklendirici ve benzeri katkı maddesi kullanmayacağını kabul etmiş olacaktır. Ayrıca toprağın sağlığını ve verimliliğini sürdürebilmesi için tektip kültür tarımı yerine, her yıl uygun bir ürün çeşidini ekerek ekolojik dengeyi ve toprağın besin değerlerini zenginleştirecek çeşitlilik ilkesini kabul etmiş olacaktır.
           Bütün bu kabul edilecek şartların yerine getirilip getirilmediği sıkı bir denetim ve kontrolden sonra gerekli sertifika verilebilecektir.
           Bugün dünyanın pek çok ülkesinde bu sistem sağlıklı bir şekilde çalıştırılmaktadır.
Türkiye’ye gelince Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı bir çalışma başlatmış bulunmaktadır. Ancak, henüz tüketiciye dönük sertifikalama olayı yaygınlık kazanmış bulunmamaktadır.


Organik Gıdalar, Alışılmış Sistemle Üretilen Gıdalardan Niçin Daha Pahalı Satılmaktadır?

             Organik gıdaların, tüketiciler nezdinde en büyük dezavantajı şüphesiz bu fiyat farkı olmaktadır. Bunun sebebi, maalesef organik gıda ve tarımı, tüketiciler tarafından da, kamu tarafından da gerekli ve yeterli desteği henüz alamamış olmasıdır.                                                                               
                                                 

         Tüketiciler tarafından alamaması, pazarda yüksek bir talep oluşturamamasından kaynaklanmaktadır. Bunun iki önemli sebebinden söz edebiliriz. Birincisi bilinçsiz oluşu, ikincisi de fiyat farkının alım gücüne menfi etki yapmasıdır. Talep azlığından dolayı Organik Gıda üreticileri, bu işi küçük çaplı tarlalarda yapmakta ve dolayısı ile geniş topraklarda kitle üretimi yapan üreticilerle maliyet konusunda boy ölçüşememektedir.
             Ancak bugün dünyada sevindirici bir gelişmedir ki. Gün be gün zirai ilaç ve kimyasalların, işleme esnasında kullanılan katkı maddelerinin insan sağlığında meydana getirdiği tahribatları öğrenme ve bilinçlenme hızı büyük artış göstermektedir.
             Kamu yönünden gerekli desteği alamaması konusuna gelince. Maalesef devletler bugüne kadar gelmiş mevcut tarıma pek çok ve büyük mali yekünler tutan yan hizmetlerin maliyetini bu tür üretim yapan çiftçilere yansıtmamaktadır. Pek çok araştırma, ıslah birimleri, ürün destekleme fonları vs. gibi avantajlar, henüz yeni yeni şekillenen organik gıda üreticilerine yansıtılamamıştır. Bu da zaten küçük üretim hacimlerinde, daha yüksek maliyetlerle çalışan organik gıda üretiminde birim fiyatlar henüz rekabet edecek seviyede olmayı engellemektedir.
            Ancak biz inanıyoruz ki tüketici kitlenin kısa zamanda mevcut gıda sisteminin tehlikelerinden kendisinin ve çoluk çocuğunun sağlığını korumasının çok önemli olduğu bilinci süratle hız kazanacaktır.
ORGANİK ÜRÜN ALIRKEN NELERE DİKKAT ETMEK GEREKİR?

Organik ürün alırken dikkat edilmesi ve bilinmesi gereken bir takım bilgiler vardır. Organik ürünlerde, iki logo olması gerekir.
Bu logolardan biri Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın ekolojik ürün logosudur.
Organik gıdalarda olması gereken diğer logo ise yetkili firmalar tarafından verilen sertifikadır.
Bu iki logo aldığınız ürünlerde, insan sağlığını tehdit eden girdi ya da tekniklerin kullanılmadığını garanti eder. "Doğal", "Hormonsuz", "Hakiki", "Köy ürünü", "Saf", gibi tanımlamalar ürünün organik olduğunu göstermez. Organik ürün satan mağazalar ürünün sertifikasını tüketiciye göstermek zorundadır.

             
____________________________________________________________
ORGANİK GIDA ÜRETİMİNDE İŞLEME YÖNTEMLERİ, KATKI MADDELERİ, AMBALAJLAMA VE HİJYEN


İnsanoğlu, tarımda birim alandan daha fazla ürün almak amacıyla sentetik kimyasal gübreleri, tarım ilaçlarını ve hormonları bilinçsizce ve aşırı kullanarak ekolojik dengeyi bozmuştur. Tarımda genetik bilimin kullanılmasıyla da tarım, gıda ve insan sağlığının olumsuz etkilendiği iddia edilmiştir. Örgütlenen üretici ve tüketiciler, doğayı tahrip etmeyen, insanlarda zehirli etki yapmayan bir tarımsal üretim tekniği geliştirmişlerdir. Bu yeni üretim tarzı değişik ülkelerde ekolojik, biyolojik ya da yaygın kullanımı ile organik tarım ismi ile anılmıştır. Tarım Bakanlığı organik tarımı, doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelen, insan ve çevreyle dost üretim sistemlerini içeren, sentetik kimyasal tarım ilaçları, hormonlar ve mineral gübreleri yasaklayan, organik ve yeşil gübreleme, münavebe, toprağın muhafazası, bitkinin direncini artırma, doğal düşmanlardan faydalanmayı tavsiye eden, üretimde yalnızca miktar değil kalitenin de artmasını amaçlayan alternatif bir üretim şekli olarak tanımlanmaktadır.   





Organik Gıdaların Besin İçeriği Ve Üretim Maliyeti

    Genel olarak organik gıdalar, pestisit, antibiyotik ve nitrat gibi bulaşanları daha az, esansiyel besin elementlerini daha fazla içerme eğilimindedir.
     Birçok araştırmada organik gıdaların organik olamayanlara göre daha fazla kuru madde içerdiği bildirilmiştir. Bu, gıdanın birim başına daha fazla besin elementi içerdiği anlamına gelir. Dolayısıyla organik gıdalar daha pahalıdır.


    Organik Gıda İşleme Yöntemleri

    Organik ifadesi ürünlerin organik standartlara göre üretildiğini gösteren bir etiketleme terimidir. Organik etiketi sağlık garantisi değil, işleme garantisidir. Organik ingredientlerin kalitesi işlemenin her adımında korunmalıdır. İşleme yöntemleri katkı ve işleme yardımcılarının sayı ve oranını en aza indirecek şekilde seçilmelidir. Organik üretimde; mekaniksel ve fiziksel, biyolojik, tütsüleme, ekstraksiyon, çöktürme, filtrasyon gibi işlemler uygun görülmüştür.
    Ekstraksiyon yalnızca su, etanol, bitki ve hayvansal yağları, sirke, karbondioksit, azot ya da karboksilik asit ile yapılabilir. Filtrasyon işlemi, asbest gibi gıda maddesini olumsuz şekilde etkileyen maddelerden elde edilemez.
    Organik ürün ayıklama, kurutma, soldurma, ezme, karıştırma, sulandırma, koyulaştırma, konserve haline getirme, şekillendirme, mayalandırma ve benzeri ünitelerde, aynı anda ve aynı mekanda konvansiyonel ürün ile işlenemez. Organik ürün işleme esnasında, sentetik ve kimyasal katkı maddeleri ve ışınlama yöntemi kullanılamaz.



    Organik Gıda Katkı Maddeleri

    Organik üretimde kullanılabilecek katkı maddeleri; organik aroma maddeleri (doğal aroma vericiler ve karışımları), su ve tuz (sodyum klorit ve potasyum klorit) mikroorganizma preparatları, iz elementleri içeren mineraller, vitaminler, işleme yardımcıları vs. şeklinde sıralanabilir. Zenginleştirme amacıyla kullanılan mineraller, vitaminler, aminoasitler organik tarım metoduyla üretilmiş olmalıdır. Mikroorganizma preparatları ve enzimlerin genetik yapısı değiştirilmemiş olmalıdır. Bütün katkılarda mevzuatlara ve yönetmeliğe uygunluk aranmalıdır.


Organik Gıda Ambalajlama, Etiketleme Ve Depolama

    Ambalajlamanın genel prensibi, çevresel etkileri en aza indirmektir. Gereksiz ambalaj materyalinden kaçınmak, mümkün olduğunca geri dönüşümlü veya yeniden kullanılabilir sistemler tercih etmek, bakterilerce ayrıştırılabilen ambalajlama materyali kullanmak önerilmiştir.
    Ambalajlar; pamuk veya keten bez torbalar, cam, kağıt malzemeler, mısır ve benzeri liflerle üretilmiş hasır ve benzerleri, özel üretilmiş organik kaplama maddeleri ve malzemelerden yapılmalıdır. Organik ürün, plastik koruyucu ve metal kaplarla ambalajlanacaksa, kapların ürünle temas edecek yüzeyleri organik madde ile kaplanmalıdır.
    Etiket üzerinde; ürün adı ve açıkça organik ürün olduğu belirtilmelidir. Organik ürün logosu, kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşunun adı, logosu ve sertifika numarası bulunmalıdır. Ürünün içeriği tam liste halinde yer almalıdır. Organik ürünün hangi ülkenin malı olduğu belirtilmelidir.
    Ortam sıcaklığında depolama esastır. Bununla birlikte; kontrollü atmosfer, sıcaklık kontrolü, kurutma, nem ayarlaması gibi özel depolama koşullarına da izin verilir.
Organik ürünler konvansiyonel ürünlerden ayrı depolanır. Ayrı depolamanın mümkün olmadığı durumlarda ürünlerin karışmasını engelleyecek tedbirler alınır ve bu tedbirlerin yeterliliği kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşu tarafından denetlenir. Organik ürünlerin depolanması sırasında herhangi bir kimyasal koruyucu kullanılmaz.
    Organik ürünlerin kimyasal maddelerle gelişmelerinin hızlandırılmasına, çimlendirilmesine veya yönetmelikte belirtilmeyen kimyasal temizlik maddeleriyle yıkanmasına izin verilmez. Ancak CO2 gazı kullanılabilir.


    Hijyen

    Organik işlemede binaların, tesislerin, ekipmanların ve kapların temizlenmesi ve dezenfekte edilmesi amacıyla; potasyum ve sodyum sabunu, kireç, kireç kaymağı, sönmemiş kireç, sodyum hipoklorit(ör: çamaşır suyu), kostik soda, kostik potas, oksijenli su, doğal bitki özleri, asitler(sitrik, parasitrik, formik, laktik, oksalik, asetik, nitrik-süt, fosforik-süt), alkol, formol, emzik ve süt sağma tesisleri için temizlik ve dezenfeksiyon ürünleri, sodyum karbonata izin verilmiştir.

             
ORGANİK ÜRÜN ÜRETİMİ VE İHRACATI HIZ KAZANIYOR


    Pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de organik tarıma ilgi gün geçtikçe artıyor. Özellikle son yıllarda, tarım ürünlerinde bulunan hormon ve zararlı ilaç kalıntılarının insan sağlığı üzerinde hayati tehlikeler yarattığının anlaşılmasıyla organik tarım, ülkemizde daha da popüler hale gelmeye başladı.
    Türkiye’nin organik tarım açısından elverişli bir ülke olması nedeniyle, giderek artan iç tüketimin yanı sıra, ihracat bakımından da organik tarımda yeni adımlar atılmaya başlandı. İhracat açısından kesin veriler alınamamakla birlikte, ülkemizden ihracat yapılan ülke sayısı 30 olarak gösteriliyor ve AB ülkeleri en önemli ihraç pazarlarımızı oluşturuyor. Öte yandan Tarım Bakanlığı verilerine göre, 2007 yılında organik tarımda çiftçi sayısı ve tarım alanıyla İzmir, en çok kümelenmenin olduğu yer olurken, ton bazında en çok ürün alınan ilin Samsun olduğu belirtiliyor.
    Organik tarımda genel olarak çevreyi kirletmeden, bitki, hayvan ve insan sağlığını koruyarak üretim yapmak amaçlanıyor. Özellikle organik tarımın gelişmesi için üreticiler gibi tüketicilerin de bilinçlenmesi gerekiyor. Ülkemizde organik tarım yapılan 64 il arasından ton bazında en çok ürün alınan il olan Samsun’da da, üreticiler gibi tüketicilerin bilinçlendirilmesi hedefleniyor. Samsun’da organik tarım, 1994 yılında bir Alman firmasının organik fındık talep etmesiyle başlamıştır. Bu gelişmenin ardından Karadeniz Organik Tarım Ürünleri Üreticileri Derneği ve sonrasında Terme Organik Fındık Tarım Üreticileri Birliği kurularak Türkiye’de bir ilke imza atılmıştır. Samsun’da organik olarak yetiştirilen ürünlere her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Samsun’da armut, ayva, balkabağı, bamya, barbunya fasulye, bezelye, biber, brokoli, buğday, ceviz, çeltik, domates, elma, erik, taze fasulye, kuru fasulye, fındık, fiğ, hıyar, incir, kabak, karpuz, kavun, kiraz, kivi, korunga, lahana, marul, maydanoz, mısır, muşmula, nar, nohut, patates, patlıcan, pırasa, soğan, şeftali, vişne, yem bitkisi, yulaf, yumurta, defne, bal gibi ürünler organik olarak yetiştiriliyor ve üretiliyor. Bu ürünler içinde ihracatta söz sahibi olan birinci ürün fındıktır. Organik fındık, organik ürün ihracatında en çok ihraç edilen 4. ve en çok dış satım geliri getiren 2. üründür.
    Bugün, genel olarak Ege Bölgesi’nde üzüm, incir, biber, domates, ceviz, Karadeniz’de fındık, Doğu Anadolu’da ise kayısı organik olarak üretilmektedir. 1990 yılında sadece 8 farklı ürün 1037 ha alanda ekolojik olarak üretilirken üretim miktarı ve ürün yelpazesi yıllar içinde özellikle 2000 yılından itibaren büyük artış göstermiştir. 2006 yılı verilerine göre 210 ürün toplam 192.789 ha alanda üretilmektedir ve toplam üretici sayısı 142.056’ya ulaşmıştır. Organik ürünlere gün geçtikçe talep artmaktadır. Genel kanı, organik ürünleri zenginler tüketir şeklinde olsa da tüm dünyada yapılan araştırmalarda, organik ürünleri bilinçli, belli bir kültüre sahip orta kesimin de tükettiği yönündedir. Ne kadar çok talep edilirse organik ürünler o derece yaygılaşacak ve ucuzlayacaktır. Hiçbirimizin sağlığını riske atma lüksü bulunmamaktadır. Türkiye’de de çeşitli destekler verilmektedir. Ve bu desteklerin artacağına inanılmaktadır.

                    
______________________________________________________________
                                                                                           

DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE ORGANİK TARIMSAL ÜRÜNLERİN ÜRETİMİ

1. Dünya’da Organik Tarımsal Ürün Üretimi

Tüm dünyada hızla artan organik tarımda genellikle ülkelerin geleneksel ürünleri örneğin Hindistan'da çay, Danimarka'da süt ve süt ürünleri, Arjantin'de et ve et ürünleri, orta Amerika ve Afrika ülkelerinde muz, Tunus'ta hurma, zeytin yağı, Türkiye'de kurutulmuş ve sert kabuklu meyveler ekolojik olarak üretilen ilk ürünlerdir. Mevcut bilgi ve yüksek adaptasyon ekolojik tarıma daha kolay geçişi sağlamaktadır. Gelişen teknoloji ve iletişim imkanları organik tarımın daha fazla üretici ve tüketici kitlesi tarafından tanınmasını ve dolayısıyla yaygınlaşmasını mümkün kılmaktadır.
            Günümüzde, Dünya’da 130’dan fazla ülkede organik tarım yapılmaktadır. Bu ülkelerden 90’ı gelişmekte olan ülkeler, 15’i ise az gelişmiş ülkelerdir.
            Dünya’da organik tarım alanlarının genişliği 16 milyon ha civarındadır. Okyanusya ülkeleri dünya üzerinde organik tarım alanı bakımından önemli paya sahiptir (7,6 milyon ha). AB ülkeleri ise 3,8 milyon ha ile organik tarım yapılan alan bakımından ikinci önemli ülke grubunu oluşturmaktadır (Güney Amerika 3,2 milyon ha, Kuzey Amerika 1,1 milyon ha, Asya 0,05 milyon ha). Organik tarım yapılan alanlar Avrupa ülkelerindeki toplam tarım alanlarının %2-3’ü dolayındadır.

2. Türkiye’de Organik Tarımsal Üretim
     2001 yılı verilerine göre, Türkiye'de 100'e yakın ürün organik olarak üretilmektedir. Türkiye'de organik üretim yapan 15 bini aşkın işletme mevcut olup, yaklaşık 60-70 bin hektar alanda organik üretim gerçekleştirilmektedir.
            2002 yılında ise yaklaşık 70.000 hektar alanda 295.000 ton organik ürün üretildiği tahmin edilmektedir.

Yıllar    Ürün Sayısı    Çiftçi Sayısı    Üretim Alanı (ha)    Üretim Miktarı (ton)
1996    26    1947    6789    10304
1997    53    7414    15906    47612
1998    67    8199    24042    99300
1999    92    12275    46523    168306
2000    95    18385    59985    237210
2001    98    15795    111324    280328
Tablo - Ülkemizde yıllara göre organik ürün üretimi

Ülkemizde sözleşmeli üretim sistemi ile başlayan organik tarım ürünlerinin üretimi, konvansiyonel ürünlerde olduğu gibi, talep artırma çabalarının yoğunluk kazanması sonucu bağımsız projelerle gerçekleştirilen üretim şekliyle de desteklenmeye başlamıştır.
Ülkemizde organik üretimin ürün grupları itibariyle dağılımı incelendiğinde; üretimin %61’ini kuru meyveler, %21’ini tarla bitkileri, %5’ini üzümsü meyveler, %2’sini sebzeler, %2’sini yaş meyveler ve %2’sini tıbbi ve baharatlı bitkiler oluşturmaktadır.
Türkiye'de organik üretim toplam tarımsal üretimde henüz %1 seviyelerinde bir paya sahip bulunmaktadır. Ancak dünyada ve özellikle Avrupa'da yaygınlaşan organik ürün tüketimindeki artıştan ülkemiz iyi bir pazar payı elde edebilme fırsatına sahiptir. Ülkemizde halihazırda organik ürünlere her hangi bir teşvik mekanizması bulunmamaktadır. Avrupa Biği’ne üye ülkelerde ise ekolojik ürünler için özel teşvikler sağlanmakta, bu ise ülkemizin diğer ülkelerle rekabet edebilme şansını zora sokmaktadır.
Son zamanlarda süt ürünleri, et ve et ürünleri, hazır yemekler dahil olmak üzere işlenmiş diğer gıdalar, bebek mamaları, çikolata gibi ürünler önem kazanmakla birlikte Batı Avrupa pazarında organik yaş meyve- sebze sektörü hala büyük bir paya sahiptir. Bu bağlamda konvansiyonel yaş meyve ve sebze sektörünün yanısıra organik yaş meyve-sebze sektörü açısından da önemli potansiyele sahip olan ülkemizde, bu potansiyelin değerlendirebilmesi için Avrupa Birliği ülkelerinde yaşanan gelişmelerin ve düzenlemelerin dikkatle izlemesinde fayda görülmektedir.

            Organik ürünler üretiminin alt yapısını bu düzenlemelerde yer alan esaslara göre oluşturmayan ülkeler AB ülkelerine organik ürünler ihraç edememektedirler. Ülkemizde dış pazarlarda talep edilen çeşitlerin, talep edilen miktarlarda üretilmesiyle pazarlanması konularında Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca yayımlanan yönetmeliklerle Avrupa Birliğindeki düzenlemelere uyum sağlanmıştır. Özel bir takım düzenlemeler gerektiren organik ürünler üretimi ve ticaretinin denetimi, uluslararası bazda kabul görmüş ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca yetkilendirilmiş kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarınca gerçekleştirilmektedir.

TÜRKİYE’DE ORGANİK TARIMSAL ÜRÜN TİCARETİ
Türkiye'nin ürettiği organik ürünlerin neredeyse tamamı ihraç edilmektedir. Alıcı ülkelerin talepleri ihraç edilen organik ürünlerin çeşidinde belirleyici olmaktadır.
Organik ürün ihracatı yaptığımız ülkeler arasında AB ülkeleri önemli bir yere sahiptir. Özellikle Almanya, İngiltere, İsviçre, Avusturya, Hollanda Fransa ve Danimarka organik tarım ürün ihracatımızda başlıca alıcı ülkelerdir. ABD, Kanada, Avustralya ve Japonya da potansiyel pazarı oluşturan diğer ülkelerdir. Tablo-5’de ürünler ve alıcı ülkeler itibariyle organik ihracatımızın durumu belirtilmektedir.
Organik Ürünler İtibariyle En Çok İhracat Yapılan Ülkeler
Kuru üzüm      :  Almanya, Hollanda, İngiltere, Avusturya, Fransa
Kuru kayısı     :  Almanya, ABD, İngiltere, İsviçre, Avusturya
Kuru incir       :  Almanya, İsviçre, Avusturya, ABD, İtalya
Fındık            :  Almanya, Belçika, İspanya, İsviçre, Fransa
Nohut            :  Almanya, İtalya, Hollanda, Fransa
Kuru erik       :  Almanya, Avusturya, Fransa
Kuru elma      :  Almanya, İtalya, Yeni Zelanda
Zeytinyağı      :  ABD
Mercimek      : Almanya, Belçika, İtalya, Fransa

             İhracat rakamlarına baktığımızda yapılan ihracatın yüzde 61'i Almanya'ya yüzde 15'i ABD'ye gerçekleştirilmektedir.
             Türkiye'nin tarım ürünleri ihracatındaki en büyük pazarı konumunda olan AB, tarım ürünleri ithalatını tarife dışı engellerle engellemeye çalışmakta ise de, organik ürünlere yönelik olarak yoğun bir engelleme mekanizmasının olmadığı söylenebilmektedir. Organik tarım sektöründe faaliyet gösteren kuruluşlarla yapılan görüşmelerde organik ürünlerin katma değer sağlamasında da önemli bir artısı söz konusu olduğu ve Türkiye'de üretilen organik ürünleri ham olarak ihraç etmek yerine işlenmiş olarak ihraç edilmesi durumunda bugünkü döviz girdisini bir kaç kat artırma olanağı yaratılabileceği vurgulanmaktadır.
              Ülkemizde başlangıçta 8 tarımsal ürün organik olarak üretilirken, 1999 yılında bu rakam 92’ye, günümüzde ise 95-100’e ulaşmıştır. Ancak, tüketici talepleri doğrultusunda işlenmiş organik ürün sayısı hızla artmakta ve bu rakamın 140-145 ürün kalemi civarında olduğu tahmin edilmektedir.
                                            

TÜRKİYE'DE ORGANİK ÜRÜN İÇ PAZARININ YAPISI VE GELİŞTİRME İMKANLARI
Ülkemizde büyük bir potansiyeli olan organik tarımın daha fazla gelişmesi ve yaygınlaşması için iç piyasanın göz ardı edilmemesi gerektiği ortadadır. 5. Bölümde bahsedilecek olan iç piyasaya yönelik olarak yapılan bazı araştırma sonuçlarına göre, Türk tüketici eğilimlerinin önemli bir iç piyasa potansiyelinin var olduğuna işaret ettiği ortaya çıkmaktadır.
Başlangıçta dış talebe yönelik olarak yapılan organik tarımsal üretimin zaman içerisinde önemli aşama kaydettiği bilinmektedir. Ancak, ülkemizde halihazırda organik ürünlere yönelik kayda değer bir iç piyasa mekanizması bulunmamaktadır. Bu olumsuzluğun nedenleri araştırıldığında; gelir düzeyi, eksik veya yanlış bilgi, aşırı pahalı ürün fiyatları, tüketici bilinci, pazarlama alt yapısındaki eksiklikler gibi olumsuzluklar karşımıza çıkmaktadır. Bu ise, organik ürünlerin tüketiminin geniş kitlelere ulaşmasını engellemektedir. Halbuki organik ürün ihracatımızda rakip olarak nitelendirilebilecek ülkelerde, örneğin; Arjantin’de organik üretimin yaklaşık %15’i, İtalya’da yaklaşık %57’si iç piyasada tüketilmektedir.
İhracatta karşılaşılan sorunlar ve rakip ülkelerin bazı önemlerde avantajlı duruma gelmeleri ve ülkemizde organik ürünlere yönelik potansiyel talep iç pazarın gelişimi için başlıca nedenler olarak sıralanabilmektedir. Ancak, bugüne kadar istenilen seviyede bir iç pazarın oluşmamasında talep eksikliğinin rolü büyük olmaktadır. Aslında 5. Bölümde bahsedilen yurt içi talebe yönelik bazı çalışmalarda ülkemizde önemli bir organik ürün iç pazar potansiyelinin var olduğundan söz edilebilmektedir.
İç pazardaki mevcut potansiyeli değerlendirilebilmesi için tanıtım ve bilinçlendirme çalışmaları mutlak öneme sahiptir. Çünkü yapılan araştırma çalışmalarında, gelir düzeyi yüksek ve orta yaş grubu tüketicilerin talep yaratmada önemli bir potansiyel olduğu vurgulanmaktadır.
Organik üretimin iç piyasada değerlendirilebilmesi için satış aşamasında en önemli rolü süper/hiper marketlerin oynayacağı tahmin edilmektedir. Ancak, söz konusu marketlerin organik ürünler için ayrı bir stand tahsis etmesi konusunda maddi bakımdan sorunlar bulunduğu bildirilmektedir.
Sebze-meyve pazarları da organik ürün satışının yapılabileceği önemli yerler olarak görülmektedir. Yapılan araştırma çalışmalarında, ülkemizdeki tüketicilerin yaklaşık %80’inin meyve ve sebze alışverişlerini pazarlardan yaptıkları görülmektedir. Yine yapılan araştırmalarda, tüketicilerin %55’i organik ürünleri satın almak istedikleri yer olarak sebze-meyve pazarlarını tercih edeceklerini bildirmişlerdir.
Organik ürünlerin iç piyasada satılabileceği bir diğer satış yeri ise organik ürün satış dükkanlarıdır. Ülkemizde büyük şehirlerde tüketicilerin organik ürünleri temin edebilecekleri bu tür satış yerleri az sayıda mevcuttur. Halbuki, AB ülkelerinde tüketicilerin önemli bir kısmı organik ürünleri satın alırken bu tür dükkanları tercih etmektedir. Örneğin; İtalya’da tüketicilerin %39’u, Almanya’da %38’i, Fransa’da %28’i organik ürün alışverişlerini organik ürün dükkanlarından almaktadır. Genellikle bu işyerleri ile yapılan ikili görüşmelerde; işyeri sahipleri kiraların yüksek olmasından, ürün çeşitliliğinin azlığından ve tanıtım kampanyaları eksikliğinden dolayı yeterli satış yapamadıklarından, ürünlerin raf ömrünün konvansiyonel ürünlere göre daha kısa olduğu için daha fazla risk aldıklarından yakınmaktadır.
Sonuçta; iç piyasada istikrarlı, yaygın ve işlevsel bir pazar mekanizmasının geliştirilebilmesi için, ülke genelinde organik üretim ile ilgili kurum ve kuruluşların bir araya gelerek yukarıda bahsedilen sorunların çözümü yönünde çalışmalar yapması gerekmektedir.                 

www.tips-fb.com

0 yorum:

Yorum Gönder